Josephine Ria
4 Şubat 2011 Cuma
31 Ekim 2010 Pazar
Paramparça
24 Ekim 2010 Pazar
"Artık..."
Nikotin komasından yazıyorum bunları sana. Kafein eşlik ediyor kalp ağrılarıma şu an. Sol tarafım uyuşuyor, ellerim buz gibi. Ağlamıyorum, gülüyorum aksine. Alaycı bi gülüş bu, kendime ironik tavırlarla yaklaştığım…
Zaman geçiyor, üstümüze basa basa geçiyor zaman. Asılı kalmıyor hiçbir şey, yerinde durmuyor. Sana bilmediklerini söylememezlik yapmıyorum artık. Ağrılarıma iyi geliyor gülüşün, uzak bile olsa…
En zoru bu gece…
En zor olanı kabullendirmeye çalışıyorum bünyeme. Enkazım, Sezen’den başka şarkılar kaldırmıyor. Ruhumu yerden kaldıramıyorum.
Ölüyorum, sol tarafıma denk düşüyor ölümüm.
Beynim çalkalanıyor gerçeğin tokat etkisiyle.
“Artık onun bir sevgilisi var.”
“Bir sevgilisi var.”
“Onun bir…”
Soluğum kesiliyor. İyi gelmiyor bana cümleler. Şimdi geçmiş ne işimize yarayacak? Dinlediğimiz şarkıların ne anlamı kaldı? Sarhoşluklarımla kim baş edecek? Kim koruyacak beni karanlıklardan? Kim dinleyecek kahkahalarla anlattığım deli saçması cümleleri?
Sorular, sadece soru işareti olup kalıyor olduğu yerde.
Seni düşündüğümde artık, onu da düşüneceğim. Beynime çakılacak silueti.
Her kalbi kırık şarkıda üçüncü tekil şahıs olarak beynimde klipler çekeceğim, sizin gülüşleriniz, caddelerde elele yürüyüşünüz…
Kalbime kramplar giriyor.
Midem kasılıyor.
Seni ilk gördüğümde yaşadığım gibi, ama bu kez başka.
Bambaşka…
“Artık onun bir sevgilisi var.”
Olsun, mutlu ol. Bu imkansızlığın içinde benimle boğulacak değildin ne de olsa. Peşimden sürüklenip gelecek değildin olmayacak masallara…
Başka bir aşkın kahramanısın artık. Başka bir aşkın da kahramanısın hala.
Senin kahramanın kim olacak, işte onu düşünmek bile istemiyorum.
Saat 12’yi geçti.
Masal bitti. Görkemli balo arabası, balkabağına dönüştü benim için ve kraliçe tahta oturdu.
Bitirmeliyim yürünmüş yolların çetelesini tutmayı.
Hem, sen de olsan mutlu olmamı isterdin. Gülümsememi isterdin. Umutsuzluklarımı kovmak için saatlerce karşına alıp konuşurdun. Ben üzülmeyeyim diye dünyayı çöpe atıp, beraberken yeni bir dünya kurardın bana burda olsan.
Yapardın…
Di’li geçmiş zaman. Ve kirli sakallı bir adam...
Neyse.
Herneyse…
Karlı bir kış günü uçurtmalardan bahsettiğin kadın, seni hep içindeki şatoda yaşatacak. Masal devam edecek, sen varmışsın gibi.
Varolmadığın kadar gerçek , üç boyutlu bir hakikat daha var ki, kocaman mutsuz harflerle;
“Artık onun bir sevgilisi var...”
19 Eylül 2010 Pazar
Ayrılık ve Biz.
Cam kenarı seyir şarkısı gibi geldi önce kulağıma. Sonra gözlerimi kapattım ve "o" dedim. Evet, bu şarkı sensin. Sen zaten artık hep, şarkılardasın...
Bilirim gölgem senin evinde hala / Yazık değilmi sana tapan o kadına / Ne canlar yakıyoruz hiç istemeden / Ne ahlar alıyoruz
Çünkü ayrılık ve biz aynı cümlede durmuyoruz / Devriliyor cümleler kuramıyoruz / Başka hikayelerde oyunlar oynuyoruz / Kazanmıyoruz üstelik hep bozuyoruz."
...
En çok seninle olmak istiyorum, ama en çok seninle değilim.