19 Eylül 2010 Pazar

Ayrılık ve Biz.



Cam kenarı seyir şarkısı gibi geldi önce kulağıma. Sonra gözlerimi kapattım ve "o" dedim. Evet, bu şarkı sensin. Sen zaten artık hep, şarkılardasın...

"...Her gece yatağıma fikrinle girip / Beni seven bu adamı belki yok edip / Dönüyorum yine sana uykularımda / Senle yaşıyorum

Bilirim gölgem senin evinde hala / Yazık değilmi sana tapan o kadına / Ne canlar yakıyoruz hiç istemeden / Ne ahlar alıyoruz

Çünkü ayrılık ve biz aynı cümlede durmuyoruz / Devriliyor cümleler kuramıyoruz / Başka hikayelerde oyunlar oynuyoruz / Kazanmıyoruz üstelik hep bozuyoruz."

...

En çok seninle olmak istiyorum, ama en çok seninle değilim.



1 yorum:

  1. Yorumunda yayınlanmayacak bir şey yok, düşüncelerini belirtmişsin. Öncelikle saol. ama üzgünüm, yanlış anlamışsın.Ne ayrıldım, ne aşk acısı çekiyorum, ne de ondan sonra yol alamadığımı düşündüğüm biri var.. Ayrıca kelimelerin ve şarkıların insanlar üzerindeki etkisinin farklı olduguna inanıyorum. Bu yazıyı yazmadan önce bu şarkıyı dinledim. Yani hikayeye şarkı değil, şarkıya hikaye yazdım. sanırım en ironiği bu olacak ama eklemek istiyorum, ben gerçek bir karakter değilim. yazdıklarım da öyle. en ufak bir ambianstan etkilenip, (bu sıradan bir kelime, sıradan bir şarkı, ya da ne bileyim bir manzara, bir obje bile olabilir)yazabilirsin. İçimde bir kahraman var evet, ama yeryüzünde yaşamıyorum onunla. Öyle söyleyeyim kısaca. ve son olarak, herkes aynı seviyede aynı duyguları hissedemez bu doğa kurallarına aykırıdır. çünkü böyle bi durumda kaos kaçınılmaz olur. Senin aşk ya da ayrılık acısı çekmeyi aciz bulduğun, benim ise acizlik ve aşk kelimelerini aynı cümle de kullanamayacak kadar aykırı bulduğum gibi. Çünkü zayıf ve aciz olmak öyle korkunçtur ki, zayıf ve aciz duruma düştüğünde, aşk acısı çekmeyi tercih edeceğin zamanlar olabilir.
    Bunların hepsi ayrı ve derin bir tartışma konusu tabii, söylediklerim önsözü için bile yetersiz kalır. Vakit ayırıp okumuşsun yine de teşekkür ederim.

    YanıtlaSil